Serkan Ağar Türkiye Futbol Federasyonu TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ
Haliyle idare tarafından ceza niteliğinde olmayan uyarı yazıları ilgilinin kayıtlarına ceza olarak işlenmekte ve ceza puanı düşülmektedir. Bu durum nedeniyle açılan davalarda AYİM, uyarı yazılarının ceza olarak işlenmesi işlemlerini iptal etmektedir[789]. Maddesine göre, akid taraflardan biri olarak Türkiye Cumhuriyeti, sözleşmenin Birinci Bölümünde tanımlanan hak ve özgürlükleri, kendi yargı yetkisinde olan herkese tanıma yükümlülüğü altına girmiştir. Anayasa ve 1602 sayılı yasa hükümlerine göre AYİM ilk ve son derece mahkemesi olup kararlarına karşı başka bir mahkemeye başvurulamaz ve kararları kespin-up online casino. Bu durumun AİHS’ne aykırılık oluşturup oluşturmadığını incelemek gerekir. Maddesinde; “Dilekçeler ve savunmalar alındıktan veya cevap süreleri geçtikten sonra, dava dosyaları Genel Sekreterlikçe Başsavcılığa verilir. Başsavcılığın düşüncesi alındıktan sonra dosyalar, görevli Daire veya Daireler Kuruluna Genel Sekreterlik aracılığı ile gönderilir.” hükmü bulunmaktadır. “Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler taraf ve vekillerine açıktır. Burada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin öngördüğü “alenilik” şartının da bir ihlali vardır. Zira Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununda aleniliği ihlal eden başkaca bir hüküm yoksa da, 52. Çünkü mahkemenin kararına dayanak teşkil eden belgeler gizli kalmıştır.
Memurun görevine sarhoş geldiğinin sabit olması ve bunun devamlılık gösterir nitelik kazanması[205] halinde fiilinin ağırlık derecesine göre 1-3 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilir. Davranışların itibar ve güven duygusunu sarsıcı sayılıp sayılmaması mesleğin özelliğine ve fiilin niteliğine göre değişmektedir. Ayrıca disiplin cezası verilirken hizmet içi – hizmet dışı ayrımının doğru yapılması gerekir[203]. Çünkü hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikteki davranışlar daha hafif bir cezayı gerektirmektedir. Memurun görevi sırasında amirine sözle saygısızlık etmesi disiplin suçu olarak kabul edilmiştir. Suç kapsamına sadece görev sırasında işlenen sözlü saygısızlık fiilleri alınmıştır[200].
- Bunun anlamı cezalının bir gece geçirdikten yani uyuyup sakinleştikten sonra karar vermesini sağlamak, bir başka ifadeyle öfkeyle hareket etmesini önlemektir.
- Nüfusun yaşlanması; bir nüfusun yaş yapısının değişerek, o nüfustaki çocukların ve gençlerin payının azalması ve yaşlı insanların (60 yaş ya da 65 yaş ve üzeri) payının göreceli olarak artmasıdır[6].
- Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre gerekli işlem yapılmak üzere durumu Milli Savunma Bakanlığına bildirilir.
Dosyanın gönderildiği mahkeme, yeniden yargılama yaparak, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde karar verir. Bireysel başvurunun esastan incelenebilmesi için, ayrıca, ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle doğrudan etkilenen hakkın güncel ve kişisel bir hak olması, başvuru dilekçesinin kanunda ve iç tüzükte öngörülen şekle uygun bulunması ve başvuru harcının ödenmesi koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir. “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Aile ve nüfus politikasının temelini oluşturan evlenme hususunda nüfusun artırılabilesi için bekârların evliliğe teşvik edilmesi alınacak tedbirler arasında düşünülmüştür. Bu bağlamda bekârlardan vergi alınmasına dair ilk kanun teklifini 19 Ekim 1920 tarihinde Canik Milletvekili Hamdi Bey yapmıştır.
Ancak gerek idarenin uygulamaları gerekse yerleşik hale gelmiş yargı kararları yasak edilmiş bir faaliyetin icrası sebebiyle elde edilen gelirin belgelendirilmesinin de mümkün olamayacağı yönündedir. Dairesi bir kararı, “…yükümlünün otelinde randevuculuk yapıldığı saptanmışsa, ahlak zabıtası tarafından tutulan zabıt re’sen vergi tarhına esas olur.” şeklindedir. Dava konusu kuraldageçen “üçüncü fıkradaki usulle” ibaresi bu fıkradaki “diğer iletişim araçlarıile bildirim yapılması” yönünden Anayasa’nın 125. Maddesinin üçüncüfıkrasındaki idari işlemelere karşı açılacak davalarda sürenin yazılım bildirimtarihinden başlayacağına belirten hükmüne aykırılık taşımaktadır. Kural,muhataplarının savunma ve dava haklarını ortadan kaldırma potansiyeli taşıması nedeniylehak arama özgürlüğü ve etkili başvuru yolu hakkıyla bağdaşmamaktadır. (5) numaralı fıkrada ise sulh ceza hâkimi tarafındanmadde kapsamında verilecek içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarınındoğrudan Birliğe gönderileceği belirtilmiştir. Söz konusu fıkralarda yer alan “…içeriğinçıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi…” ibaresi dava konusukurallardan birini oluşturmaktadır. Maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca verilen içeriğinçıkarılması kararının suç isnadına ilişkin bir güvence olan masumiyetkarinesine aykırılık teşkil edip etmediğinin tespiti için bu kararın bir suçtespitine bağlı olarak yapılıp yapılmadığının ve ceza niteliğinde olupolmadığının değerlendirilmesi gerekir. Kural uyarınca idari para cezalarının muhatabının yurt dışında bulunmasıhâlinde Kurum tarafından muhatabın internet sayfasındaki iletişim araçları,alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerindenmuhataba elektronik posta veya diğer iletişim araçlarıyla da bildirimyapılabilecektir. Yurt içindeki muhataplar bakımından ise böyle bir bildirimusulü bulunmamaktadır. Bu bağlamda 5651 sayılı Kanunkapsamındaki idari para cezasının muhatapları olarak yurt içindekiler ile yurt dışındakilerin durumlarınınbenzer dolayısıyla da karşılaştırılmaya müsait olduğu görüldüğünden kurallabunlar arasında bir farklılık yaratıldığı söylenebilir.
Konut elektriği ile üretim ve sanayide kullanılan elektriği tamamen birbirinden ayrılarak, üretim ve sanayi grubuna destek ve teşvikler sağlayacağız. Kentsel dönüşümde riskli alanlarda konumlandırılmış stratejik öneme sahip üretim ve sanayi tesislerinin de dönüştürülmesine öncelik vereceğiz. Sanayi tesislerinin bir araya kümelenmesini sağlayıcı düzenlemeler yaparak, hem ortaklaşa üretim ağlarının genişletilmesini sağlayacak, hem de gelecek nesillerimize daha temiz ve yaşanabilir kentlerin miras bırakılmasını sağlayacağız. Etkin bir “Arazi Yönetim Sistemi” tasarlayarak çeşitli kurumların sorumluluğu altında bulunan arazilerin tek bir merkezden gözetimini sağlayacağız. Kentsel dönüşümde, parsel bazlı dönüşümlerden mümkün olduğunca vazgeçilecek, şehir merkezleri dahil, ada bazında bir bütün olarak dönüşüm projeleri hazırlanacak ve uygulanacaktır. Devlet Planlama Teşkilatı yeniden tesis edilerek, kentsel dönüşümün merkezi otorite tarafından, her ilin kendine has gerçekliğine, sosyolojisine, yaşam kültürüne ve yaşam gerekliliklerine göre planlanmasını sağlayacağız. Kentsel dönüşümün, kentlerin kimliklerini koruyacak şekilde yapılmasından taviz vermeyeceğiz. Yeniden kurulacak olan Devlet Planlama Teşkilatı koordinasyonunda, her ilin tarım, hayvancılık ve sanayii kollarından en az birinde ekonomik kalkınmaya yönelik hedefler ile kentsel dönüşüm süreçlerini ve teşviklerini uyumlu hale getireceğiz. Kentsel Dönüşümü özendirmek üzere teşviklerin kapsamını genişleteceğiz. (7) Ulusal karasal yayın lisansına sahip televizyon yayıncıları tarafından yayınlanacak bağımsız yapımcıların Avrupa eserlerinin en az yüzde ellisinin son beş yıl içerisinde üretilmiş olması gerekmektedir. (3) İkinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinin uygulanması Avrupa Birliğine üye devletlerde üretilen eserlerin ilgili üçüncü ülkede ayrımcı önlemlere tabi olmaması şartına bağlıdır.
Maddesine göre, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında çalışan Devlet memurların en üst disiplin amiri İçişleri Bakanı ve İçişleri Bakanlığı Müsteşarı’dır. Bağımsız birimlerde ise, amirlik görevini asaleten veya vekâleten yürüten en az binbaşı rütbesindeki subaylar disiplin amiridir. Memurun kendini savunabilmesi için idarenin hangi bilgi ve belgelere dayandığını da bilmesi gerekir. Diğer bir ifadeyle savunma hakkı bilgi alma hakkını da gerektirir. Bilgi alma hakkı ise failin soruşturma dosyasını görme hakkını içerir.
Ancak bu düzenlemelerde görülmektedir ki basın,yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarının sorumluluğu ikincildir ve bunlarınsorumluluğuna gidilmesi için bazı ön şartlara bağlanmıştır (örn. TTK 58/1). Buhalde mahkeme kararının kendisine bildiriminden itibaren içeriği kaldırmayükümlülüğü 5651 sayılı Kanunda düzenlenen yer sağlayıcıya yönelik ek birtazminat sorumluluğunun düzenlenmesine ihtiyaç bulunmamaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi sosyal medya kullanıcılarınınHaberleşme (m.22), ifade (m.26, bilim ve sanat (m.27) ve basın (m.28)özgürlüklerine özel şirketler tarafından müdahale edilmesine olanak tanıyankural bir taraftan çok kısa bir sürede, kırk sekiz saat içinde kararverilmesini zorunlu tutmaktadır. Bu süre gerçek bir inceleme yapmak içinyeterli olmadığı gibi içerik sağlayıcıya haber verilmesini ve onun görüş veitirazlarının alınmasına da olanak tanımamaktadır. Diğer taraftan 48 saatiçinde karar verilmemesi halinde altıncı fıkraya göre BTK Başkanı sosyal medyaplatformuna beş milyon TL idari para cezası verebilecektir. Üstelik yasa sosyalmedya platformlarının sadece ret kararlarını gerekçeli olarak vermelerinizorunlu tutmuştur. İçeriğin çıkarılmasına karar vermeleri halinde buna ilişkin gerekçegösterme yükümlülüğü öngörülmemiştir. Üstelik bu kararlar yargı denetimine tabitutulmadığı gibi herhangi bir itiraz usulü de düzenlenmemiştir. Temsilci atama zorunluğu serbest ticaret ilkelerine aykırıolduğu gibi, amacı da sosyal medya üzerinde sansür sağlamak olduğuanlaşılmaktadır.